Transhümanizm Nedir? Insan Olmak Ne Demektir?


Insan olmak ne demektir? Biyoloji bu soruyu “Eger DNA’niz Homo Sapiens‘lerle uyusuyorsa, insansinizdir” seklinde cevaplar. Fakat biz, insan olmanin bundan cok daha karisik oldugunu biliriz. Baska bilim dallari ise insani sosyolojik veya psikolojik davranislarina gore degerlendirebilir, ama yine biz insan olmanin dusunce ve davranis toplamlarindan cok daha fazlasi oldugunu biliriz.
Yine de, hala, su soru sorulabilir: “Insan olma kavrami nasil kodlanir, nasil siniflandirilir ve/veya nasil betimlenir?”
Empati mi bizi insan yapar? Arzulari ortadan kaldirmak bizi insan olmaktan cikarir mi? Eger fiziksel olarak beynimizin farkli, standart olmayan davranislar sergilemesini saglasak hala bir insan olabilir miyiz? Baslangicta bu sorular bize tahrik edici, abartili, bilim kurguvari veya gercekustu gelebilir; fakat endiselenmeyin, onumuzdeki yuzyil icinde bilgisayar teknolojisi ve biyomedikal alandaki yukselislerin surmesiyle tum bu sorulari cevaplayabilecek nitelige sahip olabilecegiz.
Transhumanizm kulturel ve entellektuel bir harekettir. lleri teknoloji ile insanlari gelistirebilecegimizi ve bunu yapmak zorunda oldugumuzu ileri surer. Transhumanist dusuncenin arkasindaki temel konsept; genetik muhendisligi, nanoteknoloji, klonlama ve diger teknolojiler ile ölümsüz bir hayat yaratmanin mumkun oldugu ve bunun yapilmasi gerektigidir. Transhumanistler fiziksel, entellektuel ve psikolojik olarak insanlari gelistirebilecek ve insanustu sinirlara tasiyabilecek her teknoloji ve bilim ile yakindan ilgilenirler. Transhumanizm teknolojilerinden bir tanesini ornek vermek gerekirse; Amerika Transkraniyel Dogru Akim Uyarimi (tDCS) (beyine verilen zayif bir elektrik akimiyla beyindeki reaksiyonlari hizlandiran bir sistem) teknigini kullanarak ordu nisancilarini egitmistir. Daha da ileri gidersek, transhumanistler su anda bilgisayara bilinc yukleme ile ugrasiyor ve insan zekasindan daha zeki bir bilgisayar yaratinca ne olacagi merakiyla ilerliyor.
Olümsüz super insan kulaga hos gelebilir, fakat ayni zamanda, insan populasyonu artisinin butun potansiyel tehlikelerini ve etik tuzaklarini da goz onunde bulundurmak gerekir. Dunya’daki herkesin sonsuz bir hayat yasamasi asiri nufus problemi yaratir ve bu durum dramatik ve hizli bir sosyoekonomik felaketin baslangici olur. Butun bu transhumanist hareketleri gercekestirip, bu felaketi engellemenin tek yolu ise ‘kisirliktir’.
Iste, tam burada baska bir soru dogar: “Dogumlar ve olumler olmadan, toplum ve insanlik daha ileriye mi gider; yoksa hic olmeyecek entellektuellerin ve demagoglarin ego savaslariyla tikanir ve bir cikmaza mi girer?” Ayni sekilde, eger sadece zengin insanlar zekaya ve sonsuz yasama, ilaclara ve teknolojiye erisebilirlerse, topluma ne olur? Herkese zekasini gelistirme hakki verilmeli midir? HerkesinIQ‘sunun 300 oldugu ve 5 doktoralarinin oldugu bir toplumu yonetebilmek mumkun mudur?



Gordugunuz gibi transhumanist fikirlerin ardindan gelen sorular hayli kafa karisirici; icinden cikilmasi adeta imkansiz gorunuyor. Ancak teknoloji cok hizli bir sekilde ilerliyor ve yepyeni altyapilar kuruyor. Son yillarda, akilli telefonlarin cikmasi ve inanilmaz bir hizla mobil aglar olusturulmasi sonucunda artik insanlarla ve dunyayla olan iletisim seklimiz degisiyor.
Teknoloji bu kadar hizliyken, ote yandan, insanlar ve uygarliklar cok yavas ilerliyor. Sadece dili kesfetmemiz milyon yil surmusken, ardindan tibbi ve bilimi kesfetmemiz binlerce yil daha fazla zaman aldi. Bir yuzyil kadar once insan hayatini iki katina cikarmayi basardik fakat noroloji ve fizyoloji hala acilmamis birer kara kutu gibiydiler. Bu yuzyilda ise, insan hayatini tekrar iki katina cikardik; biyonik gozler,  hareket edebilen exoskeletonlar icat ettik, insan beyninin nasil calistigini anlamaya basladik. Ve butun bunlarin devaminda entellektuel ve fiziksel ustunlukler yaratacak buyuk baslangiclar yaptik. Daha once bahsettigimiz tDCS’in nisancilarda kullanilmasi ornegine benzer, sporcularin fiziksel dopingsonucu ne kadar insanustu davranislarda bulunabildigini gozlemledik.
Transhumanizmi en cok endiselendiren, insanlarin ve toplumun evriminin tarihsel yavasligi ile tehlikeli boyutta hizli modern teknoloji arasindaki ucurumun her gecen gun buyumesi. Onceden de belirttigim gibi, transhumanizm dogal olmayani benimser ve destekler. Ve buna bagli olarak, teknoloji hizina yetismesi gerekenin insan oldugunu ileri surerek, insanin teknoloji yolu ile gelistirilmesi gerektigini savunur.
Transhumanizmi biraz garip bulmakta cok haklisiniz. Fakat unutmayalim ki, transhumanizm ancak yeni bir teknolojinin dogumu kadar gariptir. Buyuk buyuk anneannelerinizin ilk televizyon setini gordugunde garipsemedi mi saniyorsunuz? Ilk buhar treninde seyahat eden yolcularin heyecanini dusunebiliyor musunuz?



Bir insanin yasam suresi boyunca, bilim ve teknoloji ustel matematik (exponential growth) hiziyla artis gosterir. Dolayisiyla, boylesine bir hiza uyum saglamak, alisabilmek ve kabullenmek cok da kolay degildir. 500 yil once dogmus olsaydiniz, yasadiginiz sure boyunca degisen herhangi bir teknolojiye tanik olmayacaktiniz. Fakat bugun 40 yasinda olan bir insan sirasiyla; bilgisayarin icadina, internetin icadina, akilli telefonlarin icadina, beyin implantlarinin yapilmasina tanik olmustur. Bu kadar hizli ilerlemekte olan teknolojinin hayati cok buyuk boyutlarda etkiledigi ve kisinin ayaklarinin altindan yer kayiyormus gibi hissetmesine yol acmasi normaldir. Bilgisayar icat edildiginde ne kadar cok kisinin fabrikalardaki islerinden oldugunu hatirlayin. Butun bunlari goz onunde bulundurarak transhumanist teknolojilerin ne kadar cok degistirecegini bir dusunun.
Iyi haber, insanlarin herseye cok kolay adapte olabilmesidir. Bizler, bizim kusagimiz, hafizalarimizi bilgisayarlara yukleyebilecegimiz, hatta Matrix filmindeki gibi yeni hafizalar olusturabilecegimiz beyin-bilgisayar ara bagina (brain-computer interface) inatla karsi cikarken, belki de cocuklarimiz -24 aylikken akilli telefonlar kullanabilen cocuklarimiz- bunun hakkinda herhangi bir endise duymayacaklar. Yarinin cocuklari icin, hayatlarini degistirecek, belki de yikacak teknolojiler serisi icinde yasamak normal olacak. Belki bugun robotik exoskeleton teknolojisi size yapilsa buna direnenler, istemeyenler olur; ama bir sonraki jenerasyonIron Seb denilen bu robot-insanlarin araba kazalarindan insanlari kurtarmalarina, ucagin yanindan guvenlik amacli ucmalarina cok alisacak.
Butun bunlari toparlamamiz gerekirse eger; aslinda tarih oncesinden beri insanlik yasamini, aklini ve empati yetenegini cesitli araclarla (kimi zaman teknoloji, kimi zaman atesin icadi gibi) surekli olarak gelistiriyor. Yani aslinda transhumanizm felsefesi teknoloji var oldugundan beri suregelen bir ve kendiliginden ortaya cikan bir felsefe; fakat transhumanizm terimi yeni bir terim.
Bugunun cocuklarina bakin. Bilgisayarlastirilmis veya dokunmatik olmayan hersey onlara yapay geliyor. Akilli telefonlar, artik onlarin beyinlerinin bir parcasi ve gelecekte de hafiza yukleme, biyonik implantlar, guclendirilmis exoskeletonlarve diger tum gelismeler onlarin hayatinin birer parcasi olacak. Onlar transhumanizmi sadece evrimin bir parcasi olarak gorecek ve buna uyum saglamayanlari insan olarak nitelendirmeyecekler.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.