Aba vakti aba, yaba vakti yaba: Her şey zamanında yapılırsa kişi kazançlı olur.
|
Abanın kadri yağmurda bilinir: Daha önce kıymetsiz gibi görünen bir çok şeyin, kullanım zamanı geldiğinde değeri artar.
|
Abdal abdalın ne umduğunu, ne bulduğunu ister: Sosyal seviyesi eşit insanlar birbirlerini çekemezler.
|
Acemi katır kapı önünde yük indirir: Elinden yeterince iş gelmeyen kimseler, kendilerine verilen görevi istenildiği biçimde yapamazlar veya yarım bırakıp kaçarlar.
|
Acemi nalbant gibi kah nalına vurur, kah mıhına: Söylediği sözlerle yaptığı işler arasında tutarlılık yoktur. Bunu da genellikle bilmeyerek yapar.
|
Acı patlıcanı kırağı çalmaz: Hayatta birçok problemlerle karşılaşıp bunlardan başarı ile çıkmış olanlar, bundan sonra karşılaşacakları zorlukları da atlatıp başarı ile çıkarlar.
|
Akıl kişiye sermayedir: Kişinin yaptığı işte başarı sağlaması, aklını kullanması ile orantılıdır.
|
At yedi günde, it yediği günde: Toplumlar arası ilişkilerde olgun ve asil kişiler, kişiliklerini hemen ortaya koymazlar.
|
Ayranım ekşidir diyen olmaz: Her kişi neyi ele almışsa onun iyi olduğunu savunur.
|
Baba ekmeği zindan ekmeği, koca ekmeği meydan ekmeği: Kadınlar için baba evinde kalmak, belli bir zamana kadar normaldir. Evlendiği zaman ise kendi kurallarına göre yaşayacağından dolayı daha rahat olacaktır.
|
Baba koruk yer, oğlunun dişi kamaşır: Aile reisi olan babanın önceleri yaptığı kötü bir işin sıkıntısını çocuğu çeker.
|
Babadan mal kalır, kemal kalmaz: Babası ölen kişiye maddi varlıklar kalabilir ama olgunluk ve fazileti miras olarak kalmaz.
|
Babaya dayanma, karıya güvenme: Kişi, maddi konularda babasına değil kendine güvenmelidir. Kadın ise kolay etkilenen bir varlık olduğu için verilen sırları bir başkasına aktarabilir.
|
Baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar: Yaradılışı itibariyle iyi olan kişi en kötü durumda bile olsa bu niteliğini kaybetmez.
|
Bal demekle ağız tatlanmaz: Güzel sözler söylemekle güzel şeyler her zaman gerçekleşmez.
|
Besle kargayı oysun gözünü: Kıymet bilmez kişiler kendilerine yapılan iyiliğe, kötülükle karşılık verebilirler.
|
Boşboğazı ateşe atmışlar, odun yaş diye bağırmış: Aklına her geleni söyleyen kişiler, toplum içinde sevilmezler.
|
Büyük lokma ye büyük söz söyleme: Hayatta hiçbir zaman başkalarının durumu küçümsenmemelidir.
|
Cahil adam meyve vermeyen ağaca benzer: Bilgisiz kişiler etraflarına faydalı olamadıklarından ve davranışlarında olumlu sonuçlar beklenmediğinden dolayı faydalı kişiler değildirler.
|
Cahilin dostluğundan alimin düşmanlığı yeğdir: Alim her şeyi bilen kimsedir. Yaptığının sonuçlarını bilir ve katlanır. Kendisi ile dost olmak mümkün olduğu gibi düşman olunduğu zaman da bir noktada anlaşmak mümkündür. Cahil kişiler iyi niyetli görünseler de onlarla anlaşmak güçtür, hatta mümkün değildir.
|
Cami ne kadar büyük olsa imam bildiğini okur: Bir toplulukta çok kişi ve fikir olsa da karar verme yetkisine sahip kimseler, kendi bildiklerini uygularlar.
|
Can boğazdan gelir: İnsanın hareketli ve üretken bir yaşam sürdürebilmesi için beslenme biçimine dikkat etmesi gerekir.
|
Can cümleden azizdir: İnsanlar kendi çıkarlarını her zaman başkalarının çıkarlarından üstün görürler. Aksi şekilde davrandıklarında bile kendi çıkarları söz konusu olduğu zaman fedakarlık yapmaktan vazgeçerler.
|
Can çıkmayınca huy çıkmaz: Hayat boyu kazanılan alışkanlıklar da gelişir. Ama değiştirmek çok zordur. Kişi ölünceye kadar devam eder.
|
Canı acıyan eşek, atı geçer: Karşılaştığı bir konuda ziyan gören, canı yanan kimse aynı zarara uğramamak için var gücüyle çalışır.
|
Canı kaymak isteyen, mandayı yanında taşır: Güzel ve varlıklı bir yaşam sürmek isteyen kişi kendisine bu yaşamı sağlayacak olan varlıkları çok yakınında bulundurmalıdır.
|
Cefayı çekmeyen sefanın kadrini bilemez: Hayatında dert ve sıkıntı çekmemiş olan kişiler, mutluluğun kıymetini anlayamazlar.
|
Cins kedi ölüsünü göstermez: Soylu kimseler çok zor durumda da olsalar, durumlarını belli etmezler.
|
Cömert ile nekesin harcı birdir: Parayı kullanma biçimi, onun niteliğini değiştirmez.
|
Çabuk parlayan çabuk söner: Layık olmadıkları makamlara getirilen kişilerin, bir süre sonra yetersizlikleri ortaya çıkar.
|
Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme: İnsanlar davet edildikleri yerlere mutlaka gitmelidirler. Çünkü davet eden kişi tarafından istenmektedirler. Çağrılmayan yere gitmek ise yüzsüzlük ve arsızlık olur.
|
Çalma elin kapısını, çalarlar kapını: Kişi hayatında bilerek ve isteyerek kimseye kötülük yapmamalıdır. Böyle bir durumun gerçekleşmesi halinde, günün birinde benzer olumsuzlukları yaşaması muhtemeldir.
|
Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez: Güzelliklerin simgesi olan gülün çalıda yaşaması düşünülemez. Aynı şekilde, cahil kişiye de sözün doğrusunu anlatmak mümkün değildir. Cahil olduğu için kendi bildiklerinin dışında da doğruların bulunduğunu kabul etmesi mümkün değildir.
|
Çalışmak ibadetin yarısıdır: İbadet kişiyi kötülüklerden sıyırır, iyilik yolunda ilerletir. Tanrı yolunda çalışmak ta kişiyi kötü duygulardan arındırır. Bunun içindir ki çalışmak, ibadet kadar büyük değer taşır.
|
Çiftçiye yağmur, yolcuya kurak, cümlenin muradını verecek hak: Her kul Tanrı´sından kendi çıkarları doğrultusunda istekte bulunur. Bu istekler birbirine zıt da olabilir. Ama Tanrı bu dilekleri şaşmaz bir düzen, uygun gördüğü biçimde yerine getirir.
|
Çirkefe taş atma, üzerine sıçrar: Çevrelerinde kötü, edepsiz tanınan kişilerle ilişkiye girmek doğru değildir.
|
Çocuktan al haberi: Art niyet taşımayan çocuklar, başkalarının yanında her şeyi çekinmeden konuşurlar.
|
Çürük tahta çivi tutmaz: Esas niteliği bozulmuş bir şeyi eski haline getirmek mümkün değildir.
|
Dağ başından duman eksik olmaz: Toplumda yüksek ekonomik ve sosyal seviyeye sahip insanların, bu konumlarından kaynaklanan bir takım üzüntü ve sıkıntıları vardır. Bu durum, zenginlik ve yüksek makam devam ettiği sürece hiç eksilmez.
|
Dağ dağ üstünde olur, ev ev üstünde olmaz: En olmayacak şeyler bile bir gün gerçekleşebilir. Ama iki ailenin aynı ev ortamında yaşaması düşünülemez.
|
Damlaya damlaya göl olur: Küçük çabalar, büyük problemlerin çözümüne yardımcı olabilirler.
|
Danışan dağı aşmış, danışmayan yolu şaşmış: Bilmediğini başkalarına soran kimse, işi iyi ve çabuk bitirir. Fikir alışverişinde bulunmayanlar ise başarı elde edemezler.
|
Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz: Kötü malzeme ile güzel bir iş meydana getirilemez. Yeteneksiz kişiler, büyük sorumlulukların gerektirdiği çabayı gösteremezler.
|
Davul dengi dengine diye çalar: Birlikte yaşayacak veya arkadaş olacak insanların eşitiyle beraber olması lazımdır. Yoksa yapılacak her işte başarısızlık kaçınılmaz olur.
|
Devir tavında, dilber çağında: Bir işin başarılması için, o an değerlendirilmesi gereken zaman dilimleri vardır.
|
Dikensiz gül olmaz: Yaşanan her başarı ve mutluluğun yanında, bu sürecin parçası olan küçük olumsuzluklar da mevcuttur.
|
Düt demeye dudak ister: Niteliği ne olursa olsun, bir işi başarabilmek için yetenek ve imkanlar gereklidir.
|
Ecel geldi cihane, baş ağrısı bahane: Kişinin çok önceden belirlenmiş bir alın yazısı vardır. Bu kurala göre zamanı gelince ölecektir. Bu ölüme bir neden bulunur. Esas sebep o kişinin tanrı katına çağrılmasıdır.
|
Ecele çare olmaz: Hayatta her durumun çaresi bulunabilir. Ama ölümü engellemek imkansızdır.
|
Eceli gelen köpek cami duvarına işer: Bir toplulukta bütün insanların kutsal saydığı şeyleri kötüleyenler, hiçbir zaman sevilip istenmezler.
1234SonrakiSon |
Hiç yorum yok