Deyimler-7


  • Oyunun sakalı bitmek: Bitmiş olayları anlatan bu deyim,genellikle Karagöz oyunlarının sonunda kullanılır.

  •  Öbür dünyayı boylamak: Ölmek.

  •  Öfke topuğa çıkmak: Çok öfkelenmek.

  •  Öksüz babası: Öksüz ve yoksulları koruyan adam.

  •  Öküz boyunduruğa bakar gibi bakmak: İstemeden, mecburen bakmak.

  •  Ölçüsünü bildirmek: Haddini bildirmek, cezasını vermek.

  •  Ömür adam: Hoşsohbet adam.

  •  Önünü almak: Durdurmak.

  •  Öp babanın elini: Sürpriz bir durum karşısında yaşanan şaşkınlığı anlatmak için kullanılır.

  •  Örümcek kafalı: Eski kafalı, yeniliklere uyum gösteremeyen.

  •  Ötmek: Durmadan anlamlı, anlamsız konuşmak.

  •  Öve öve göklere çıkarmak: Çok övmek.

  •  Öyle başa böyle traş: Alakasız durumları belirtir.

  •  Özü sözü bir: Söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutan, verdiği sözleri tutan dürüst kimse.

  •  Pabucuna kum dolmak: Engelle karşılaşmak.

  •  Paçaları sıvamak: Hazırlanmak.

  •  Paha biçmek: Değerini ölçmek.

  •  Pancar kesilmek: Mahcup olup kızarmak.

  •  Paparayı yemek: Paylanmak, azar işitmek.

  •  Para peşin kırmızı meşin: Alışverişin peşin olduğunu anlatır.

  •  Paraya para dememek: Kazancı bol olmak, çok para kazanmak.

  •  Patentasının altına almak: Egemenliği altına almak.

  •  Pestil gibi olmak: Çok yorgun ve halsiz olmak.

  •  Peşkeş çekmek: Bir iş yaptırmak için, kendine ait veya başkasına ait bir şeyi hediye etmek.

  •  Piç etmek: Bozmak, işe yaramaz hale getirmek.

  •  Piyasaya düşmek: 1-Çok bulunur olmak, 2-Orta malı olmak.

  •  Pişmiş aşa soğuk su katmak: Yapılmakta olan bir işi bozmak.

  •  Postal: Düşkün kadın.

  •  Put kesilmek: Sessiz ve hareketsiz kalakalmak.

  •  Püsküllü bela: Kişinin başını derde sokan kişi veya durum.

  •  Pılı pırtı: Eski püskü, değersiz eşya.

  •  Pılı pırtısını toplamak: Bütün eşyalarını toplayarak gitmeye hazırlanmak.

  •  Rabbime emanet: Herhangi bir şeyin, kimsenin korumasını tanrıya bırakmak.

  •  Rafta kurabiye var ama size göre değil: İşinize yaramaz anlamında.

  •  Rahat yüzüne hasret kaldı: Huzursuz olmak, rahat edememek.

  •  Ramazan keyfi: Oruç tutanlardaki sinirlilik hali.

  •  Rengi atmak: Çok heyecanlanıp solmak, sararmak.

  •  Rengi olmamak: Silik olmak.

  •  Renk senfonisi: Birbiriyle uyuşan renkler bütünü.

  •  Rest çekmek: Kesinlikle kabul etmemek.

  •  Rufailer karışır: İşin karmaşıklığını anlatır.

  •  Ruhu bile duymaz: Yapılan bir işten hiç haberi olmaz anlamında.

  •  Ruhuna hitap etmek: Herhangi bir şeyden çok etkilenmek.

  •  Rüya gibi: Gelip geçici şeyleri anlatmak için kullanılır.

  •  Rüyasında görse hayra yormaz: Olacağına ihtimal vermemek.

  •  Rüzgar ekip fırtına biçmek: Yapılan kötülüğe karşı daha büyük kötülüğe uğramak.

  •  Rüzgar gelecek delikleri tıkamak: Her türlü tedbiri almak.

  •  Rızkını taştan çıkarmak: En zor şartlarda bile geçimini sağlamak.

  •  Saat gibi: Düzgün çalışan.

  •  Saat on bir buçuğu çalmak: Yaşı çok ilerlemek.
  • Hiç yorum yok

    Blogger tarafından desteklenmektedir.