Edebi, edepsizden öğren: Edepsiz kişinin hareketlerini gören, sonuçlarını izleyen kişi, bunların kötülüklerini görür ve yapmamaya çalışır.
|
Eden bulur, inleyen ölür: Başkasına kötülük eden kimse en sonunda yaptıklarının cezasını çeker.
|
Ekmeğin büyüğü hamurun çoğundan olur: Verimin yüksekliği, çalışmanın etkili bir şekilde gerçekleşmesine bağlıdır.
|
Esirgenen göze çöp batar: Bir konu üzerine gereğinden fazla yoğunlaşmak, aksilikleri de beraberinde getirebilir.
|
Evdeki hesap çarşıya uymaz: Planlanan durumlar ile ulaşılan sonuç, her zaman aynı olmayabilir.
|
Fakirlik ayıp değil, tembellik ayıp: Toplum yaşamında herkes aynı gelir düzeyine sahip olmayabilir. Fakir de olsa zengin de olsa çalışmamak, başkalarının sırtından geçinmeye uğraşmak tembelliktir.
|
Fala inanma, falsız da kalma: Fala inanmak doğru değildir, aslı yoktur. Yine de insan güzel sözler duymaktan hoşlanır.
|
Fare, çıktığı deliği bilir: Toplumun onaylamadığı işleri yapanlar, sıkıştıkları zaman nasıl hareket edeceklerini önceden hesaplarlar.
|
Faydasız baş, mezara yaraşır: Hiçbir iş yapmadan başkalarının sırtından geçinen kimseler ölmüş sayılırlar. Çünkü ölülerin de faydası yoktur.
|
Fazla aş, ya karın ağrıtır ya baş: Çok yemek kişinin sağlığını olumsuz yönde etkiler. Bu yüzden kararında yemek gerekir.
|
Fazla naz aşık usandırır: Kişinin kaprislerine yakınları bir süre katlanabilirler. Ama bu naz devam edecek olursa etrafındakilere de sıkıntı verir.
|
Felek kimine kavun yedirir, kimine kelek: Aynı toplumda şanslı ve şanssız kişilerin bir arada bulunmaları doğaldır.
|
Fukaranın düşkünü, beyaz giyer kış günü: Toplumda saygın bir yeri olan kişiler, mevki kaybına uğradıklarında aykırı davranmaktan çekinmezler.
|
Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar: Kişinin içinde bulunduğu çevrenin ekonomik ve sosyal yapısı, ulaşılan sonuçların niteliğini etkiler.
|
Gafile kelam, nafile kelam: Etrafında olan biteni umursamayan kimseleri doğru yola getirmek için yapılan uyarılar boşunadır.
|
Garibin yardımcısı Allah´tır: Garip kişilerin yardımına gönlündeki inancın büyüklüğü oranında ancak Allah yardım eder.
|
Garip kuşun yuvasını Allah yapar: Tanrı´ya inanmış kişileri, tanrı sıkıntı içinde bırakmaz. Onlar bir süre sıkılsalar da Tanrı bir yerden bir şey bağışlayarak sıkıntılarını ya kaldırır ya da hafifletir.
|
Gavurun tembeli keşiş, Müslüman´ın tembeli derviş: Bütün dinler çalışmayı emreder. Bazı kimseler ise dini çıkarları doğrultusunda kullanıp, çalışmadan yaşamanın yollarını bulurlar ki kendileri için çok kötü bir davranışı gerçekleştirmiş olurlar.
|
Geç olsun, güç olmasın (Başarılması çok zor işler için söylenir): Yapılan işlerin başarıya ulaşması ve birtakım engellerin ortadan kaldırılması için fazla zaman harcanmasının ziyanı yoktur.
|
Gel demek kolay, git demek güçtür: Bir konuğu davet etmek, bir insanı iş bulup yerleştirmek kolay ve zevk verici uğraşlardır. Ama sıkıntı veren konuğa artık git demek, işini hafife alan kimseye işe gelme demek çok zordur. Bunun için insanlara bir iyilikte bulunulacağı zaman iyi düşünülmeli, layık olana bu hizmet verilmelidir.
|
Gelen gideni aratır: Tanışılan kişiler, unutulanlardan daha büyük hatalar yapabilir anlamında kullanılır.
|
Gezen ayağa taş değer: Gereksiz davranışlarda bulunan kişiler, kendilerine zararlı durumların ortaya çıkmasına sebep olabilirler.
|
Göz görür, gönül çeker: Kişi ancak ilgi duyduğu konulara karşı gözlemde bulunur.
|
Hacı hacıyı Mekke´de bulur: Aynı düşüncede olan insanlar, ayrı ayrı davransalar bile bir gün aynı yolda buluşurlar. Kendilerine ait yolda veya yerde buluşurlar, birbirlerini bulurlar.
|
Hacı Mekke´de, derviş tekkede: İnsanlar yetişme şekillerine göre kendilerine uygun bir ortamda yaşarlarsa mutlu olabilirler. Yoksa ömürleri sıkıntı içinde geçer. Bulundukları yerde sevilmez ve istenmezler.
|
Haddini bilmeyene bildirirler: Yetkili olmadığı konularda ahkam kesenler, hak ettikleri durumlarla mutlaka karşılaşırlar.
|
Hak deyince akan sular durur: Anlaşmazlıklarda doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık, hakkaniyet yolundan hareket edilirse kimsenin söyleyecek bir sözü, eleştirisi kalmaz.
|
Hak doğrunun yardımcısıdır: Tanrı, doğru olana yaptıklarının mükafatını mutlaka verir. Doğru kimseler ilk planda başarısız gibi görünseler de tutumlarını devam ettirdikleri sürece başarıya ulaşacaklardır.
|
Helal kazanç ile pilav yenmez: Doğrulukla ve ahlakla elde edilen kazanç, insanı kısa yoldan zengin etmeye yetmez.
|
Horoz ölür, gözü çöplükte kalır: Uzun süre yaşanan mekanların unutulması kolay olmaz.
|
Huylu huyundan vazgeçmez: Kişilik, uzun bir zaman diliminde oluştuğu için ani değişikliklere müsait değildir.
|
Ihlamurdan odun olmaz, beslemeden kadın olmaz: Yaşam içinde her konu birbirine uygun olursa başarı olur ve devam eder.
|
Irmak kenarına çeşme yapılmaz: Birbirine zıt verimlilikteki iki kurum veya sosyal müessesenin, aynı ortamda varlıklarını sürdürmeleri zordur.
|
Irmaktan geçerken at değiştirilmez: Yapılmaya başlanan bir işte, ilk zamanlar başarı elde edilmeyebilir. İşin daha başarılı yapılması için uygulanan yöntemler de değiştirilebilir. Olumsuz bir ortamda yöntem değiştirmek doğru değildir. İyi sonuçlar vermez.
|
Islanmışın yağmurdan pervası yoktur: Bir konuda büyük zarar görmüş kişi, benzer zararlardan korku duymaz.
|
Ismarlama hac, hac olmaz: İnsan kendi işini kendi yapmalıdır. Başkasına yaptırılan işten başarı elde edilemez.
|
Isıramadığın eli öp de başına koy: Yaşam içinde bir takım mücadeleler yapılacaktır. Bu kavgada düşman bizden çok güçlü ise onunla kavga etmemek gerekir. Kavga edilirse yenilmek muhakkaktır.
|
Isıran it, dişini göstermez: Kötülük yapmayı düşünen kişi, bunu zamanı gelince ve aniden gerçekleştirir.
|
Isırgan ile taharet olmaz: Başarılı bir iş oluşturmak için işe yarar, faydalı araç kullanmak gerekir. Kötü malzeme ile iyi ve başarılı sonuçlar elde edilemez.
|
Işığını akşamdan önce yakan, sabah çırasına yağ bulamaz: İnsanlar savurganlık yapmamalıdırlar. Parasını gereksiz yere harcayan, gerektiğinde para ve mal bulamaz. Zorluk içinde kalır.
|
Kabahat da gizli olmalı, ibadet de: Yapılan bütün işlerde işin özüne inmeye gayret edilmelidir. Başkalarına gösteriş için yapılan hiçbir işten, davranıştan iyilik ve hayır beklemek mümkün değildir.
|
Kabahat ölende değil, öldürendedir: Yapılan her işte karşımızdakini sinirlendirmekten kaçınmalıyız. Karşısındakini söz ve hareketleri ile aşırı tahrik eden kimse, onun hücumlarına karşı çaresiz kalabilir, hatta ölebilir de. Bunun nedeni kendini kaybedip bu cinayeti işleyende değil, onu da o derecede tahrik edip cinayeti işletendedir.
|
Kaçan balık büyük olur: Kişi elindeki imkanları iyi ve zamanında kullanmasını bilmelidir. Zamanında kullanamaz ve fırsatı kaçırırsa küçük bir fırsatı büyükmüş gibi gösterir ve boyuna aynı şeyleri söyler. Çünkü fırsatı değerlendirememenin ezikliğini hisseder durur.
|
Kadı anlatana göre fetva verir: Herkes bildiğini ve gördüğünü eksiksiz olarak söylemelidir. Çünkü dinleyen, olayı görmeyen kimseler anlatılana göre karar verirler.
|
Kadı ekmeğini karınca yemez: Kadı, kanunların uygulayıcısı olduğu için kimse onun malına dokunamaz. Sonucunun kötü olacağını bilir. Kadılar hakkın, kanunun ve düzenin temsilcisi oldukları için kimse onların mallarına kötü gözle bakmaz, bakamaz.
|
Kanaat gibi devlet olmaz: Elindekiler ile yetinmesini bilen kimse sıkıntı çekmez.
|
Kişi refikinden azar: İnsanı iyi ve kötü yola sürükleyen arkadaşıdır.
|
Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman çelebi derler: Bir şeyin çok kıymetlisi bulunmazsa daha aşağı değerde olan kıymet ve itibar kazanır.
|
Kuru laf karın doyurmaz: Bir gayret göstermeden, bir yatırım yapmadan yalnızca boş sözlerle başarı elde etmek mümkün değildir.
|
Laf ile peynir gemisi yürümez: Bir kimsenin kendini övmesi ile gereken işte gereken sonuçlar alınmaz.
|
Hiç yorum yok