Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir: Bir işin nasıl sonuçlanacağı, işin bugünkü durumundan belli olur.
|
Pilav yiyen, kaşığı belinde gerek: Bir işe girişmek isteyen kimseler o iş için gerekenleri yanlarında bulundurmak zorundadırlar.
|
Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın: Kişi, bir olayın sonuçlanması için elinden gelen gayreti göstermelidir.
|
Rağbet güzel ile zenginedir: Güzel ve zengin olan kimseler her zaman ilgi görürler. El üstünde tutulurlar.
|
Rahat ararsan mezarda: Yaşayan her kişinin az veya çok kendine göre bir derdi, sıkıntısı mutlak bulunur.
|
Ramazanda yalan söyleyenin yüzü, bayramda kara olur: Hayatta her zaman doğru olmalı, doğru davranılmalıdır. Yalan söylemek, belki bir zaman için etrafımızdaki kandırmamıza neden olur. Ama gelişen olaylar, söylenen yalanı bir gün mutlak surette açığa çıkartır.
|
Rençber kırk yılda, tüccar kırk günde: Rençberin büyük emek harcayarak kazandığını, tüccar küçük bir ticaret oyunu ile kazanır.
|
Rüzgar eken fırtına biçer: Etrafında bulunanlara her zaman kötülük yapan kimseler sonunda mutlaka büyük kötülüklerle karşılaşırlar.
|
Rüzgar esmeyince yaprak oynamaz: Meydana gelmiş hiçbir olay sebepsiz değildir.
|
Rüzgara karşı tüküren, kendi yüzüne tükürür: Kendi gücünün üstünde bir güç ile uğraşmak isteyen kimseler sonunda kendileri ziyanlı çıkarlar.
|
Rüzgarlı havanın kuytusu, yağmurlu havanın uykusu: Rüzgarda kuytu bir yer bulmak rahatlıktır.
|
Rüşvet kapıdan girince insaf bacadan çıkar: Doğru yoldan ayrılan ve şerefini rüşvet için feda eden kişiden her kötülüğü beklemek gerekmektedir.
|
Sabah ola, hayır ola: Sabahlar güçlü başlangıçlardır. Verimlilik için günün bu saatlerini değerlendirmek gereklidir.
|
Sabreden derviş, muradına ermiş: Sabırlı olan kişiler, isteklerine kavuşurlar. Sabır ile mücadele edildiğinde başarı mutlaka bizim olacaktır.
|
Sabrın sonu selamettir: Karşılaştığı bütün zorluklardan hemen yılıp kaçmayan, sabretmesini bilen kimselerin işleri sonunda başarıya ulaşırlar.
|
Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır: Bir konuda sıkıntılı günlere katlanmak zordur. Ama dayanıldığı takdirde sonuçları güzeldir.
|
Saç sefadan tırnak cefadan uzar: Keyifli insanların saçları, sıkıntıda olanların tırnakları uzar. (yaygın bir halk görüşü)
|
Saçım ak mı kara mı? Önüne düşünce görürsün: Konunun nasıl olduğunu sormaya gerek yoktur. Çok geçmeden bitecektir anlamında kullanılır.
|
Sade pirinç zerde olmaz, bal da gerek kazana; ata malı tez tükenir, evlat gerek kazana: İnsanlara babasından mal kalır. Ama bu, kişinin o malı iyi kullanacağını göstermez. Hazır yemeye başlanırsa tez zamanda tükenir, biter. Kişi kendine, kendi emeğine güvenmelidir.
|
Sana taşla vurana sen aşla vur: Kötülük yapan kimselere iyilik yapmak insanlık kuralıdır.
|
Sanat altın bileziktir: Sanat bir kimsenin bir işi en iyi bir biçimde her yerde ve şartta yapmasıdır.
|
Tabak sevdiği deriyi yerden yere çalar: İnsanlar, ileride başarılı olmasını istedikleri kişileri kıyasıya çalıştırırlar.
|
Tabancanın dolusu bir kişiyi, boşu kırk kişiyi korkutur: Tabancayı, sinirli olunan durumlarda lüzumsuz yere kullanmak sahibinin başına dert açar. Ama tabanca; taşıyan kişinin belinde iken çok kimse bu durumdan ürker.
|
Talihsiz hacıyı deve üstünde yılan sokar: Düşündüğünü uygulaması nasip olmayacak kişinin karşısına, hatıra hayale gelmeyen engeller çıkar.
|
Tandır başında bağ dikmek kolaydır: Hayal kurmakla sorunlar çözümlenemez. Esas problem, düşleri uygulama alanına sokmaktır.
|
Tarla çayırda, bağ bayırda: Tarla ve bağ alırken yerlerine dikkat edilmelidir.
|
Tatarın kılavuza ihtiyacı yok: Yapacağı işi çok iyi bilen kimselere başkalarının yardım etmesi gerekmez.
|
Taş düştüğü yerde ağırdır: İnsanın değeri bulunduğu çevrede iyi bilinir.
|
Tebdil-i mekanda ferahlık vardır: Kişi bulunduğu yerde yeni kimselerle tanışırsa rahatlar.
|
Ucuzdur vardır bir illeti, pahalıdır vardır bir hikmeti: Ucuz mallar genellikle kalitesizdirler. Kısa bir zaman sonra kullanılamaz hale gelirler. Bunun için o mal bize daha da pahalıya gelmiş olur.
|
Ulu sözü dinlemeyen uluyakalır: Tecrübeli kimselerin sözlerini dinlemeyip kendi kafası doğrultusunda giden kimseler sonunda büyük zararlara uğrarlar. Sıkıntı ve dertten kurtulamazlar.
|
Ulular köprü olsa basıp geçme: İnsan kendinden büyüklere her zaman hürmet etmelidir.
|
Ummadığın taş baş yarar: Dış görünüşe bakılıp verilen kararlar, bazen büyük hatalara yol açabilirler.
|
Umut fakirin ekmeğidir: Fakir olan kimseler, kısa süre sonra durumlarının değişeceğini düşünerek avunurlar.
|
Ustanın çekici bin altın: Sanatkar kimseler bir çok kişinin yapamadığı bir işi çok kısa bir sürede küçük bir hareketle yapıverirler.
|
Uyku ölümün kardeşidir: Uyuyan kimsenin dünya ile ilgisi kesilir. Olup bitenden haberi olmaz.
|
Uyuyan yılanın kuyruğuna basma: Kimseye zararı dokunmayan kimseleri kızdırmak, başkalarının zarar görmesine yol açabilir.
|
Uzaktan davulun sesi hoş gelir: Özelliğini iyi bilmediğimiz iş ve konuların sıkıntılarını da bilmemize imkan yoktur. Bazen çok zor bir konuyu çok kolaymış gibi kabul ettiğimiz de olur.
|
Üç elli, yaz belli: Kasım ayının sekizinden sonra üç defa elli gün sayılırsa nisan ayına, yani havaların ısındığı aya girilmiş olunur. Soğuklar biter.
|
Üç göç, bir yangının yerini tutar: Bir yerden bir yere taşınma zahmetli ve ziyanlı bir iştir.
|
Üremesini bilmeyen it, sürüye kurt gelir: Bir toplulukta nasıl davranılması gerektiğini bilmeyen kimseler, kendileriyle birlikte başkalarının da başına dert açarlar.
|
Üzüm üzüme baka baka kararır: Çok samimi olan kimseler, birbirlerinin huylarını benimserler.
|
Üzümün çöpü var, armudun sapı: Her konunun kendine göre ufak olumsuzlukları bulunabilir. Bir işin olumlu yönleri dururken, olumsuz olanları üzerinde yoğunlaşmak doğru değildir.
|
Üzümün ye de bağını sorma: Sunulan imkanların kaynağını sorgulamak her zaman doğru olmayabilir.
|
Üşenenin oğlu, kızı olmamış: İnsan bir varlık elde etmek istiyorsa tembel tembel oturmamalıdır.
|
Vakit nakittir: Zaman en değerli varlığımızdır. Hayatımızdaki en küçük bir anı bile boşa geçirmemek lazımdır.
|
Varsa hünerin, her yerde vardır yerin: Hüner, kişinin her şartta en iyi yaptığı, başarılı sonuç aldığı yeteneğidir. Bunun içindir ki her kişi mutlak bir hüner sahibi olup hayata öyle atılmalıdır.
|
Varsa pulun, herkes kulun; yoksa pulun, dardır yolun: Parası çok olan kimseye herkes iltifat eder, yakınında bulunmak ister. Yoksullara kimse yüz vermez. Adını deliye de çıkarabilirler.
|
Veren el, alandan üstündür: Yardım ve iyiliksever kimseleri herkes sever, sayar.
|
Verirsen doyur, vurursan duyur: Yardım yapılacaksa gereken ölçüde yapılmalıdır.
|
Hiç yorum yok