Ata Sözleri-4


  • Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir: Bir işin nasıl sonuçlanacağı, işin bugünkü durumundan belli olur.

  •  Pilav yiyen, kaşığı belinde gerek: Bir işe girişmek isteyen kimseler o iş için gerekenleri yanlarında bulundurmak zorundadırlar.

  •  Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın: Kişi, bir olayın sonuçlanması için elinden gelen gayreti göstermelidir.

  •  Rağbet güzel ile zenginedir: Güzel ve zengin olan kimseler her zaman ilgi görürler. El üstünde tutulurlar.

  •  Rahat ararsan mezarda: Yaşayan her kişinin az veya çok kendine göre bir derdi, sıkıntısı mutlak bulunur.

  •  Ramazanda yalan söyleyenin yüzü, bayramda kara olur: Hayatta her zaman doğru olmalı, doğru davranılmalıdır. Yalan söylemek, belki bir zaman için etrafımızdaki kandırmamıza neden olur. Ama gelişen olaylar, söylenen yalanı bir gün mutlak surette açığa çıkartır.

  •  Rençber kırk yılda, tüccar kırk günde: Rençberin büyük emek harcayarak kazandığını, tüccar küçük bir ticaret oyunu ile kazanır.

  •  Rüzgar eken fırtına biçer: Etrafında bulunanlara her zaman kötülük yapan kimseler sonunda mutlaka büyük kötülüklerle karşılaşırlar.

  •  Rüzgar esmeyince yaprak oynamaz: Meydana gelmiş hiçbir olay sebepsiz değildir.

  •  Rüzgara karşı tüküren, kendi yüzüne tükürür: Kendi gücünün üstünde bir güç ile uğraşmak isteyen kimseler sonunda kendileri ziyanlı çıkarlar.

  •  Rüzgarlı havanın kuytusu, yağmurlu havanın uykusu: Rüzgarda kuytu bir yer bulmak rahatlıktır.

  •  Rüşvet kapıdan girince insaf bacadan çıkar: Doğru yoldan ayrılan ve şerefini rüşvet için feda eden kişiden her kötülüğü beklemek gerekmektedir.

  •  Sabah ola, hayır ola: Sabahlar güçlü başlangıçlardır. Verimlilik için günün bu saatlerini değerlendirmek gereklidir.

  •  Sabreden derviş, muradına ermiş: Sabırlı olan kişiler, isteklerine kavuşurlar. Sabır ile mücadele edildiğinde başarı mutlaka bizim olacaktır.

  •  Sabrın sonu selamettir: Karşılaştığı bütün zorluklardan hemen yılıp kaçmayan, sabretmesini bilen kimselerin işleri sonunda başarıya ulaşırlar.

  •  Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır: Bir konuda sıkıntılı günlere katlanmak zordur. Ama dayanıldığı takdirde sonuçları güzeldir.

  •  Saç sefadan tırnak cefadan uzar: Keyifli insanların saçları, sıkıntıda olanların tırnakları uzar. (yaygın bir halk görüşü)

  •  Saçım ak mı kara mı? Önüne düşünce görürsün: Konunun nasıl olduğunu sormaya gerek yoktur. Çok geçmeden bitecektir anlamında kullanılır.

  •  Sade pirinç zerde olmaz, bal da gerek kazana; ata malı tez tükenir, evlat gerek kazana: İnsanlara babasından mal kalır. Ama bu, kişinin o malı iyi kullanacağını göstermez. Hazır yemeye başlanırsa tez zamanda tükenir, biter. Kişi kendine, kendi emeğine güvenmelidir.

  •  Sana taşla vurana sen aşla vur: Kötülük yapan kimselere iyilik yapmak insanlık kuralıdır.

  •  Sanat altın bileziktir: Sanat bir kimsenin bir işi en iyi bir biçimde her yerde ve şartta yapmasıdır.

  •  Tabak sevdiği deriyi yerden yere çalar: İnsanlar, ileride başarılı olmasını istedikleri kişileri kıyasıya çalıştırırlar.

  •  Tabancanın dolusu bir kişiyi, boşu kırk kişiyi korkutur: Tabancayı, sinirli olunan durumlarda lüzumsuz yere kullanmak sahibinin başına dert açar. Ama tabanca; taşıyan kişinin belinde iken çok kimse bu durumdan ürker.

  •  Talihsiz hacıyı deve üstünde yılan sokar: Düşündüğünü uygulaması nasip olmayacak kişinin karşısına, hatıra hayale gelmeyen engeller çıkar.

  •  Tandır başında bağ dikmek kolaydır: Hayal kurmakla sorunlar çözümlenemez. Esas problem, düşleri uygulama alanına sokmaktır.

  •  Tarla çayırda, bağ bayırda: Tarla ve bağ alırken yerlerine dikkat edilmelidir.

  •  Tatarın kılavuza ihtiyacı yok: Yapacağı işi çok iyi bilen kimselere başkalarının yardım etmesi gerekmez.

  •  Taş düştüğü yerde ağırdır: İnsanın değeri bulunduğu çevrede iyi bilinir.

  •  Tebdil-i mekanda ferahlık vardır: Kişi bulunduğu yerde yeni kimselerle tanışırsa rahatlar.

  •  Ucuzdur vardır bir illeti, pahalıdır vardır bir hikmeti: Ucuz mallar genellikle kalitesizdirler. Kısa bir zaman sonra kullanılamaz hale gelirler. Bunun için o mal bize daha da pahalıya gelmiş olur.

  •  Ulu sözü dinlemeyen uluyakalır: Tecrübeli kimselerin sözlerini dinlemeyip kendi kafası doğrultusunda giden kimseler sonunda büyük zararlara uğrarlar. Sıkıntı ve dertten kurtulamazlar.

  •  Ulular köprü olsa basıp geçme: İnsan kendinden büyüklere her zaman hürmet etmelidir.

  •  Ummadığın taş baş yarar: Dış görünüşe bakılıp verilen kararlar, bazen büyük hatalara yol açabilirler.

  •  Umut fakirin ekmeğidir: Fakir olan kimseler, kısa süre sonra durumlarının değişeceğini düşünerek avunurlar.

  •  Ustanın çekici bin altın: Sanatkar kimseler bir çok kişinin yapamadığı bir işi çok kısa bir sürede küçük bir hareketle yapıverirler.

  •  Uyku ölümün kardeşidir: Uyuyan kimsenin dünya ile ilgisi kesilir. Olup bitenden haberi olmaz.

  •  Uyuyan yılanın kuyruğuna basma: Kimseye zararı dokunmayan kimseleri kızdırmak, başkalarının zarar görmesine yol açabilir.

  •  Uzaktan davulun sesi hoş gelir: Özelliğini iyi bilmediğimiz iş ve konuların sıkıntılarını da bilmemize imkan yoktur. Bazen çok zor bir konuyu çok kolaymış gibi kabul ettiğimiz de olur.

  •  Üç elli, yaz belli: Kasım ayının sekizinden sonra üç defa elli gün sayılırsa nisan ayına, yani havaların ısındığı aya girilmiş olunur. Soğuklar biter.

  •  Üç göç, bir yangının yerini tutar: Bir yerden bir yere taşınma zahmetli ve ziyanlı bir iştir.

  •  Üremesini bilmeyen it, sürüye kurt gelir: Bir toplulukta nasıl davranılması gerektiğini bilmeyen kimseler, kendileriyle birlikte başkalarının da başına dert açarlar.

  •  Üzüm üzüme baka baka kararır: Çok samimi olan kimseler, birbirlerinin huylarını benimserler.

  •  Üzümün çöpü var, armudun sapı: Her konunun kendine göre ufak olumsuzlukları bulunabilir. Bir işin olumlu yönleri dururken, olumsuz olanları üzerinde yoğunlaşmak doğru değildir.

  •  Üzümün ye de bağını sorma: Sunulan imkanların kaynağını sorgulamak her zaman doğru olmayabilir.

  •  Üşenenin oğlu, kızı olmamış: İnsan bir varlık elde etmek istiyorsa tembel tembel oturmamalıdır.

  •  Vakit nakittir: Zaman en değerli varlığımızdır. Hayatımızdaki en küçük bir anı bile boşa geçirmemek lazımdır.

  •  Varsa hünerin, her yerde vardır yerin: Hüner, kişinin her şartta en iyi yaptığı, başarılı sonuç aldığı yeteneğidir. Bunun içindir ki her kişi mutlak bir hüner sahibi olup hayata öyle atılmalıdır.

  •  Varsa pulun, herkes kulun; yoksa pulun, dardır yolun: Parası çok olan kimseye herkes iltifat eder, yakınında bulunmak ister. Yoksullara kimse yüz vermez. Adını deliye de çıkarabilirler.

  •  Veren el, alandan üstündür: Yardım ve iyiliksever kimseleri herkes sever, sayar.

  •  Verirsen doyur, vurursan duyur: Yardım yapılacaksa gereken ölçüde yapılmalıdır.
  • Hiç yorum yok

    Blogger tarafından desteklenmektedir.