Yeni Kantçılık
Yeni Kantçılık
Yeni Kantçılık. Diyalektik ve maddeci yanından yoksun idealist Kantçılık anlayışları. XIX. yüzyılın sonlarına doğru "Kant'a dönüş" sloganıyla ileri sürülmüştür. Kantçılık ya da eleştiricilik adları altında Alman düşünürü Kant'ın sistemi, idealist bir yapı içinde yükselmiş bir çeşit "utangaç maddecilik" olmakla beraber birçok düşünceleri geniş çapta etkilemiş bir akımdır.
XIX. yüzyılda yenieleştiricilik ya da yenikantcılık adı altında Almanya'da Albert Lange (1828-1876) ve Fransa' da Charles Renouvier'nin (1815-1903) öncülükleriyle Hermann Cohen (1842-1918) ve izdaşlarında beliren olgucu bir yapı içinde canlanmıştır. Yenikatçılık da, eski idealist gerçekçiliği diriltmeye çalışan yenigerçekçilik gibi, bir çeşit yeni-olguculuk (neopozitivizm) karakterindedir.
Daha açık bir deyişle yenikantcılık "Auguste Comte'tan temizlenmiş bir olguculuk"tur. Yenikatçılık da, Özet olarak, şöyle der: Olaylardan başka hiç bir şeyi bilemeyiz, bilim olayları incelemekle yetinmelidir. Liebmann, J. Volkelt, A. Riehl, H. Cornelius, H. Cohen, P. Natorp, E. Cassirer, A. Lieber, Windelband, Rickert, Lask gibi birçok düşünürler bu anlamdaki yenikantçılığı savunmuşlardır. Lange'nin önderliğindeki Alman yenikantçılığı Kant'ın usçuluğuna, Renouvier'nin önderliğindeki Fransız yenikantçılığı Kant'ın töreciliğine önem vermiştir.
Özellikle Lange'nin düşünceleri, idealist kafalardaki bulanıklığı belirtmek bakımından yeterli bir örnektir. Lange'ye göre maddecilik bilimsel bir yöntem olmakla yetindiği sürece doğrudur, nesnelerin kendiliklerini açıklamak gibi bir kuruntuya kapılınca yanlış bir yola girmektedir. Çünkü madde dediğimiz şey, sonuç olarak, düşüncemizin tasarımlarından ibarettir. Bu yüzden de asıl gerçeklik materyalizmde değil idealizmdedir. Kaldı ki idealizm, insanın mutluluğu için de gereklidir. Bilim, kendiliğinde şey'i bilemez. Maddecilik de, bu yüzden, sadece olaylarla uğraşan bir bilim olarak kalmalıdır.
XIX. yüzyılda, bu Kantçıolgucıt yeni görüş, Claude Bernard (1813-1878), DuboisReymond (18181896), Helmholtz (1821-1894), Wilhelm VVundt (1832-1930), H. Taine (1828-1893), E. Renan (1823-1892), Scherer (1815-1889) gibi pek çok ünlü bilgin ve düşünürü etkilemiştir. Yenikantcılık, Marbourg okuluyla (Cohen, Natorp, Cassirer) Baden okulunda (Windelband, Rickert) geliştirilmiştir. İtalya'da C. Cantoni, Tocco; Rusya'da Vedenski, Çelpanov ve yasal Marksçılar Kant'ın idealizmini geliştirmeye çalışan yenikantçılardır. Yenikantçıların ileri sürdüklerine göre, XIX. yüzyılda felsefe çöküyormuş, bu yüzden de felsefeyi kurtarmak için Kant'a dönülmüş.
Oysa XIX. yüzyılda çökmeye başlayan felsefe değil, burjuva gevezeliklerinden ibaret olan burjuva felsefesiydi ve burjuvazinin kendini destekleyebilecek güçlü bir idealizme gereksinimi vardı. Yenikantçılığın ya da Kant'a dönüşün maddesel varlık nedeni budur. Engels, şöyle der: "Yenikantçı bilinemezci ortaya çıkıp diyor ki: Bir nesnenin niteliklerini doğru olarak algılayabiliriz, ama nesnenin kendisini hiç bir duyusal ya da zihinsel yolla kavrayamayız, kendinde varlık kavrayışımızın ötesindedir.
Hegel buna çok önceleri şu karşılığı vermişti: Bir nesnenin bütün niteliklerini biliyorsanız o nesnenin kendisini de biliyorsunuz demektir. Geriye, sözkonusu nesnenin bizim dışımızda varolduğundan başka bir şey kalmaz. Ve duyularınız size bu olguyu öğrettiği zaman kendinde varlığın, Kant'ın o ünlü Ding an sich bilinemezinin üst yanını da kavramış olursunuz". Engels, gerçek bir bilim adamı ağırbaşlılığıyla şunları da ekler: "Kant'ın çağında doğal nesneler konusundaki bilgimiz Öylesine bölük pörçüktü ki, onların üstünde bildiğimiz az bir şeyin ötesinde esrarlı bir kendinde-varlık bulunduğu sanılabilirdi. Ama bu kavranamaz sanılan nesneler bilimin dev adımlarıyla ilerlemesi sonunda kavrandılar, çözümlendiler, üstelik de yeniden üretildiler".
Kant XVIII. yüzyılda yaşamıştı. Ya XIX.yüzyılla XX. yüzyılın yenikantçılarına ne demeli? Onlara ne deneceğini de gene Engels söylüyor: "Yenikantçı, bir bilim adamı olduğu ölçüde, eşdeyişle herhangi bir şeyi bildiği ölçüde maddecidir. Ama biliminin dışında, hiç bir şey bilmediği alanlarda bilgisizliğini Yunancaya çevirir ve ona agnostisizm (bilinemezcilik) der".
Yenikantçılığın olağanüstü yaygınlaşmasının nedenleri, özellikle Almanya'daki sınıf ilişkilerinin değişmesinde ve genellikle dünya burjuvazisinin ideolojik gereksinimlerinde yatar. Paris komününden dehşete kapılan burjuvazi, toplumculukla savaşımında kullanabileceği idealist bir felsefeyi şiddetle gereksiyordu. Doğa bilimleriyle toplum bilimleri arasında bir antitezin varlığını, bunun sonucu olarak da toplumsal gelişmenin doğadaki gelişme gibi yasalı olamayacağını ve toplumsal olayları bilimsel olarak bilmenin olanaksız bulunduğunu ancak Kant'ın idealizmi gösterebilirdi.
Özellikle Kant'ın kuramsal ve kılgısal us ayrımları, o her derde deva bilinemezciliği burjuvazinin başlıca güç kaynağı olmuştur. Bu yüzdendir ki Baden okulunun yenikantçı profesörleri şöyle derler; "Tarih, kültürel değer taşıyan tekil olguların bilimidir ve hiç bir zaman yasalı olamaz". Toplumsal olayları bireysel olaylara ve toplumsal gelişmeyi kültürel gelişmeye indirgeyen bu görüş, yenikantçılığın özüdür. Bundan ötürü de toplumbilimde pek çok yenikantçı öğretiler türemiştir. Bu yenikantçı burjuva toplumbilimlerinin ortak yanlan; Max Weber, W. Windelband ve H. Rickert'in tarihsel süreçte, nesnel etmenlerin rolünü görmezlikten gelerek, öznel etmenlerin rolünü abartıp mutlaklaştıran idealist savlarıdır.
Hiç yorum yok