Pisagorculuk

Pisagorculuk

Pisagor, Aydın ili sınırlarındaki Dilek Yarımadası karşısındaki Sisam (Samos) adasında doğmuştur. Thales'in bir süre öğrencisi olmuştur. Daha sonra İtalya'nın güneyindeki Kroton şehrine gitmiştir. Orada dinsel bir okul kurmuştur. Okul mensuplarına matematikçiler deniyordu. Kendilerine Pisagorcu demekteydiler. Okulda yaşıyorlardı, ruh göçü (reenkarnasyon) inançlarından dolayı et yemiyorlardı ve şahsi hiçbir eşyaları bulunmuyordu.

Antik Yunan felsefesinin ikinci okulu din, bilim ve felsefe konularında Doğu geleneğine karşı Batı geleneği gibidir. Milet Okulu ile kıyasladığımızda, Pisagor Okulu bir felsefe okulundan daha ziyade tarikat, cemaat ya da siyasal örgüt olarak adlandırılabilir. Okulun kurucusu Pisagor'ın adına ve inanışlarına kati bağlılık vardır. Okulun siyasal iktidarı ele geçirmeye çalıştığı da söylenir. Aşağıda karşılaşılacak fikirlerin tamamı Pisagor'a aitmiş gibi düşünmemek gerekir. Pisagorcular'a mal edilen bu görüşlerin çoğu tam olarak hangi tarih aralığında, kim tarafından dile getirildiği genellikle bilinmemektedir. Ancak Aristoteles'in özellikle Metafizik isimli eserinden bir çok bilgi elde edebiliyoruz.

Pisagorcular için amaç Milet Okulu'nun amaçladığı gibi insana evren hakkında bilgi vermek değildir. Amaç insanı kurtarmaktır. Ön plana çıkan kavramlar aşağıdaki gibi değişime uğrar;

Madde - Form
Nitelik - Nicelik
Fizik - Matematik

Pisagor'a sayıların efendisi denmesine rağmen fikirlerine ilk baktığımızda doğrudan sayılarla bir ilgi kuramayabiliriz. Öncelikle Pisagorculuk'a göre insan bileşik bir varlık olarak bedenden ve ruhtan meydana gelmektedir. Ruh her zaman için temel bileşendir ve insanın gerçek özüdür. Ruh bedenden bağımsız olarak ölümsüzdür. Buna Pisagorcu Düalizm diyebiliriz (Düalizm'de genel olarak temel iki zıt madde olur. Örn: ying-yang. Bu maddeler öğretiye göre değişmektedir.). Bu Orfizm dini olarak da bilinir ve mitolojik bir temele dayanır. (Orfizm Orpheus tarafından kurulduğu düşünülen bir dindir.)

Pisagor öğrencilerinin arasında ayrım yaparak, bazı seçilmiş olanlara, belirli öğretileri ayrıcalıklı olarak öğretmiştir. Bu da okulunun ezoterik -bir konudaki bilgilerin ehil olmayanlardan gizlenmesi, bir üstad tarafından sadece ehil olanlara inisiyasyon yani Üstad'ın spiritüel tesiriyle öğretilmesi- bir zihniyette olduğunu göstermektedir. Sayıların da gizli ve kutsal nitelikleri vardı örneğin.

Bundan sonrası bize göre oldukça ilginçtir. Pisagorcular, "insanın mutluluğu temel olarak ruhta aranmalıdır" der. Beden ile olan ilişki ruhu kirletir. Ruh, bu dünyada yaptığı iyilikler sonucu beden ile olan ölüm-doğum döngüsünden çıkıp ilahi düzeye yükselerek mutlak ölümsüzlüğe ulaşmaya çalışır. İnsanların ölümlülüğüne vurgu yapan geleneksel Yunan inancına son derece ters bir düşüncedir.

Doğanın birliği, varlığın homojenliği ve bütün var olanların akrabalığı öğretileri kabul edilir. İnsan ile Evren arasından (mikrokosmos-makrokosmos) çok yakın bir ilişki bulunması gerekir.

Buradan insan hayatının gayesine ulaşılabilir. Ruhu geliştirmek ve beden hapishanesinden kurtarmak... Evrensel ruhla birleşmek... Ruh, ölüm-doğum çarkı içinde kaldığı sürece maddeye bağlılığından dolayı mutlak saflığa ulaşamamış demektir. Tanrısal ruhla birleşmenin yolu felsefedir. Bir tür arınma veya kurtuluş yoludur felsefe.

Aslında Pisagorcular sadece "Alem’in İlkeleri (Arke)" ile değil “Kozmik Nizam’ın Esası”
üzerinde de durmuşlardır

Pisagorcu kosmos düşüncesi de oldukça tuhaf bir sistematik düşüncedir. Kosmosu sınırsız olarak ele alır. Ancak sınırsız olan eksik ve amaçsız olacağından, evrenin bir sınırı vardır ve bu sınır sınırsızlığını baskılar. Böylelikle yetkin, düzenli ve amaçlı bir evren ortaya çıkar. İnsan işte bu düzeni araştırarak, kendi ruhunda da uyumu sağlamış olur. Buna "benzerin benzerini bildiği ilkesi" denir.
Pisagor'a sayıların efendisi denmesinin de şu ana kadar bahsettiklerimizle yakında ilişkisi olduğunu göreceğiz. Bu ilişki öncelikle müzik ile başlar. Rivayete göre pisagor çarşıda demircilerin örse vuran çekiçlerinden çıkan seslerin, aletlerin büyüklüğüne veya şekline göre farklılık gösterdiğini, değişik notalardan ses çıktığını fark etmişti. Bu bağlantı, daha da genelleştirilmiş ve bütün evrenin bir ahengi olduğu fikrinden, bütün evrenin bir de musikisi olduğu sonucuna varılmıştır. Bütün âlemin bir musıkısi olduğu fikri, XVII. yüzyılda Johannes Kepler tarafından da kabul edilmiş ve Kepler, bu konuda bir
eser kaleme almıştır. Buna göre, Güneş ve Ay’ın dönüşlerinde bir ses çıkar.
Çalışmaları telli çalgılarda devam ettirince, telin uzunluğuna ve kısalığına göre sesin tizliğinin ve pesliğinin değiştiğini farketmişlerdir. Buna göre notaları ve ses aralıklarını tanımlamışlardır. Daha önce sadece müzisyen kulağının farkettiği ses aralıkları ilk dört tamsayı ile kesin olarak tanımlanabileceğine hükmetmişlerdir. Pisagorcuların felsefelerini belirleyen en önemli unsur düzen ve ahenk olduğuna göre bu tür matematiksel buluşlar çok temel unsurlar haline gelmiştir.

Pisagorculara göre doğanın yapı taşları 1, 2, 3, 4 sayılarıdır.

1: nokta
2: doğru
3: yüzey
4: katı

Her şeyin sayılardan meydana geldiğini söylemek, her cismin nokta, doğru, yüzey gibi birimlerden meydana geldiğini söylemektir.

1+2+3+4=10 olduğundan 10 sayısı kutsal kabul ederek tetraktys denen bir şekilde gösterirler. Tetraktys eş kenar üçgen ya da piramit olarak görülür.

Okul mensupları tarafından keşfedilen Pisagor Teoremi sonucunda Pisagorcu bakış açısında bir boşluk ortaya çıkmıştır. Teoreme göre hipotenüsün karesi diğer iki kenarın kareleri toplamına eşittir. Özel bir durum olarak ikizkenar dik üçgende dik kenarları 1 olarak alırsak hipotenüs kök(2) olur ki bu sayı tam sayılarla ifade edilemeyen irrasyonel bir sayıdır. Aynı türdeki geometrik büyüklükler ile ilgili bu keşfi korkunç bir sır olarak saklanmaya karar verirler. Gene bir rivayete göre bu sırrı saklamayan Hippasos boğdurularak öldürülmüştür.

Bu durumu sır olarak saklamak elbette ki bu boşluğu kapatmayacaktı. Pisagor Okulu yeni bir görüş geliştirdi. Yeni görüşe göre noktalar doğruya, doğrular yüzeye, yüzeyler katıya akış halindeydiler. Böylelikle 1-2-3-4 aritmetik dizisi yeine 1-2-4-8 geometrik dizisini benimsediler. Bu açıklamaların çok açıkta kalan tarafları olabilir ama yine de sayıların sonsuza bölünebileceği kabul edilmişti.

Pisagorculukta daha da ileri gidersek sınırlılık ve sınırsızlık kavramından yola çıkarak ilkeler geliştirdiklerini görürüz. Sayıların kendileri nihai ilkeler değildirler ve öğelere sahiptirler. Anaksimander'den gelen sınırsızlık fikri üzerinde etkin bir güçtür. Sınırsızlık fikrini sınırlılık fikri ile çevreleyip anlamlandırmıştır. Sınırsızlık, sınır ile bir şekle ve uyuma girer. Tek sayılar sınırlı, çift sayılar sınırsızdır. 1 ise tek ve çift sayının birleşimidir ve sınırsızlığın sınırlandırılması sonucu ortaya çıkmıştır. Sayılar 1'den meydana gelir.

Sayılar herşeyin çıktığı ve geri döndüğü yer, yani içkin neden olduğunu söyleyen Pisagorcular, o halde sayıların ilkeleri var olan her şeyin ilkesidir sonucuna varırlar. Sınırsızlığın sınırla uyuma ulaşabileceği gibi kavramların da karşıtlarıyla beraber anlamlanabileceği on ilke çifti ortaya koymuşlardır.

Sınır - Sınırsız
Tek - Çift
Bir - Çok
Sağ - Sol
Erkek - Dişi
Sükunet - Hareket
Doğru - Eğri
Aydınlık - Karanlık
İyi - Kötü
Kare - Dikdörtgen

Birinci terimler düzen, yetkinlik, sınırlama kavramları iken, ikinci terimler düzensizlik, eksiklik, sınırsızlık kavramlarına karşılık gelir.

Bu dualizm aynı zamanda dünyayı iyinin ve kötünün bir çatışması olarak görür. Kişinin esas rolünün ahlaki bir çatışmanın içinde yer almak olduğunu savunur. İyi-kötü karşıtlığı, iyinin üstün olduğunu ima etse de, kötünün hiç bir zaman ortadan kalkmayacağını da ortaya koyar.

Pisagorculuk kozmogonisi (evrenin kökeninin araştırılması) de karşıtlığa dayanır. Sonsuz olana bir şey ekilir. Yani sınırlandırılır. Bu sonsuz olan Anaksimenes'te gördüğümüz gibi nefes (hava) olabilir. Sınırsız dişinin, sınırlı erkekle birleşmesi gibi kosmosa tohum ekilir. Bu tohum etrafındaki sınırsızlığa bir sınır ve geometrik bir şekil kazandırmıştır.

Diğer yandan, Pisagorcular gökyüzünden mutlak bir ahenk olduğunu öne sürerler. Ay ve gezegenlerin uzaklıklarını hesaplamışlardır.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.