Materyalizm
Materyalizm
Materyalizm; her türlü varlığın maddeye dayandığım ileri süren gerçekçi felsefe sistemi; “madde”den başka bir cevherin varlığını kabul etmeyen öğretidir.
Bütün gerçeklerin cevherini ve özünü “ruh”un oluşturduğunu söyleyen “ruhçuluk”un karşıtıdır. Genel olarak maddecilik; ruhun, öteki dünyanın ve Tanrı’nın varlığını reddeder. Maddeyi her şeyin temeli saydığı için, düşünceyi de her zaman “ikinci derecede bir veri” olarak görür. Maddeci felsefe akımları, üç ana grupta toplanabilir: Kendiliğinden Maddecilik, Mekanist Maddecilik, Diyalektik Maddecilik. Kendiliğinden maddecilik, dış dünyanın bize gördüğü gibi var olduğuna inanır.
Mekanist Maddecilik, ilkçağda ortaya çıktı. Thales, Anaksimenes ve Anaksimandros gibi ünlü düşünürler evreni, maddi öz taşıyan bir tek ilke ile açıklamaya çalıştılar. Bu tek ilke, Thales’e göre de, belirsiz bir madde idi. Herakleitos da, eşyadaki oluş ve değişmenin “sonsuz canlı olan bir ateş”ten oluştuğunu ileri sürdü ve yaratılanları tanrılara bağlamayı reddetti.
Kendiliğinden maddeciliğe yakın olan bu anlayıştan, gerçek mekanist maddeciliğe, Leukippos, Demokritos, Epikuros ve Lucnetius ile geçildi. Bu düşünürlere göre, bütün doğa olayları ve çeşitli cisimler, sonsuz bir boşlukta yer değiştiren madde atomlarının hareketlerinden ve bileşimlerinden oluşmuştur. Bu mekanist maddecilik, daha sonraları Bacon, Hobbes ve Descartes tarafından ele alındı. 18. yüzyılda La Mettrie, Holbach, Helvetius, Diderot ve Cabanis gibi düşünürler geniş kapsamlı bir sisteme doğru geliştirdiler. Dünya, maddi cisimlerin bağlamlı bir sistemi olarak kabul ediliyor, zaman ve uzay içinde mekaniğin yasalarına göre hareket ettiği varsayılıyor, varoluş ve hareketinin nedeni hiçbir doğa gücüne borçlu olmadığı düşünülüyordu.
Bu düşünürlerin savlan, 19.yüzyılda Fourier, Owen, Cabet gibi sosyal reformcular tarafından yeniden ele alınır. Sonunda Hegel’ in idealizmine tepki olarak Feuerbach, Hegel’in diyalektiğini de inkâr etmesi nedeniyle mekanist nitelik taşıyan bir sistem ortaya koydu. Bu sistem, mekanist maddeciliğin en yüksek aşaması sayılır. Diyalektik Maddecilik, maddeci dünya görüşünün en gelişmiş biçimidir. Bu görüşü ortaya atanlar Marx ve Engels’tir. Diyalektik özellik taşıması, doğayı ve belleği temel bir bütün oluşturacak biçimde karşılıklı olarak açıklayan gerçekler olarak görmesinden ileri gelir. Bu açıdan bakılınca, düşünce bir “niteliksel sıçramak”ın ürünü olan yepyeni bir olgu olarak görülür. Lenin, “kavramlar, beynin en yüksek ürünleridir, beynin kendisi de, maddenin en yüksek ürünüdür” dediği zaman, sinir sisteminin evrimini, gitgide artan karmaşıklığını, basit ve şartlı reflekslerin gittikçe artan çeşitliğin, ayrıca duyumlar, duyumlarla imgeler, duyusal işaretler ve duygusal işaretlerle sözcükler arasındaki gitgide karma-şıklaşan çağrışımlar oluşturan üstün sinir etkinliğini ve sonunda insanlığa özgü zekânın ortaya çıkışını ve soyutlama yeteneğini dolaylı olarak belirtmektedir. Görüşün amacı, doğanın insan öznesi haline gelmesini sağlayan sürecin anlatılmasıdır
Hiç yorum yok