İdealizm
İdealizm (Düşüncecilik)
Varlığın birinci ögesinin idea (düşünce) olduğunu savunan öğretiye idealizm denir. İdealizm var olan her şeyi düşünceye bağlayan, insan düşüncesinden bağımsız bir nesneler dünyasının var olmadığını savunan felsefi öğretidir. İdealizme göre madde gerçek değil hayaldir ve evrendeki her şey zihinseldir.
Kökleri Eski Yunan Felsefesine kadar uzanan büyük bir felsefe akımıdır. Felsefe tarihi boyunca bir çok önemli filozof tarafından temsil edilmiş sistemli bir dünya görüşüdür. Idealizm üzerine düşünmek için onu tanımlamamız,konuya bir çerçeve çizmemiz açısından faydalı olacaktır.
İDEALİZM NEDİR? Idealizm,her türlü varoluşu,insan dışındaki tüm nesnel varlığı “düşünce”ye bağımlı kılan felsefe akımıdır diyebiliriz. Bu yolla idealizm,gerçek olandan yola çıktığını ileri süren gerçekçilik akımına karşıt olarak tüm gerçekliği düşünceye indirger. Idealizm, felsefe tarihi açısından daha eski bir kavram olmasına karşın kavram olarak 17. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Önceleri ünlü İrlandalı filozof Berkeley’in felsefesini tanımlamak için kullanılmış,sonradan eski yunan felsefesini özellikle Platon ve sonrasını içeren dönemi de kapsayan bir tanıma kavuşmuştur. Fakat idealizmi sürekli bir okul haline getirenler 18. yüzyılda Kant ile başlayan Alman filozofları olmuştur. Yukarıda aktarılan tanım etrafında şimdi de idealizmin temel savlarını deneyimcilik ve maddecilik karşısındaki tutumu ışığında inceleyelim.
İDEALİZMİN SAVLARI VE MADDECİLİK “şey”lerin gerçekliğini idealara ya da bunları düşünen öznenin bilincine indirgeyen öğretilerin tümü idealizmdir demiştik. Idealizm özel bir öğreti olmaktan çok bir büyük düşünce akımı olma özeliği gösterir.Victor Cousin’in tanımına göre idealizm,deneyimciliğin ve duyumculuğun karşıtıdır ve akla,zihne (tine) ya da ruha ,duyuların ve deneyimin üstünde yer vermeye yönelen bütün sistemleri belirtir. Idealizm,başka bir anlamda da deneyimciliğin karşıtıdır. Idealizm bilginin bütün etkin ilkelerinin önsel olarak zihinde bulunduğunu,deneyimin ise bize bilginin maddesini (içeriğini) verdiğini söyleyerek deneyimciliğe karşı çıkar.bu görüş aynı zamanda Kant’ın “transandantal idealizm”ini de ifade etmektedir.
Gerçekçilik ise,dış dünyanın ,insanoğlunun bu dünya karşısındaki bilincinden bağımsız olarak nesnel bir varlığı olduğunu ileri sürer. Insan zihni ortadan kalksa da evrenin varolmayı gene de sürdüreceğini söyler.oysa yeni anlamıyla idealizmin bütün varlığı düşünceye indirgemek,yani şeylerin,tasarımlarımız dışında varlıkları olmadığını ileri sürmek demek olduğunu söyleyebiliriz. Idealizm varlıkbilimi alanında da maddeciliğe karşıdır,çünkü maddecilik her zaman bir gerçekçiliktir de. Maddenin dünyanın her tür düşünceden bağımsız olarak varolduğunu ileri sürer ;ama yaşamın duyarlılığın ve bilinçli düşüncenin hareket halindeki maddenin gelişimi dolayısıyla ve nedenlerin karmaşık etkisiyle gitikçe daha zengin bileşimleri ortaya koyan uzun bir evrim sonucunda art arda nasıl ortaya çıktığını açıklamaya çalışarak daha da ileri gider.demek ki maddeciliğe göre düşünce jenetik ve kronolojik bakımdan türemiş ikincil bir gerçekliktir.evreni düşünmek sayesinde kavramamıza karşın bu böyledir.
Varlığın birinci ögesinin idea (düşünce) olduğunu savunan öğretiye idealizm denir. İdealizm var olan her şeyi düşünceye bağlayan, insan düşüncesinden bağımsız bir nesneler dünyasının var olmadığını savunan felsefi öğretidir. İdealizme göre madde gerçek değil hayaldir ve evrendeki her şey zihinseldir.
Kökleri Eski Yunan Felsefesine kadar uzanan büyük bir felsefe akımıdır. Felsefe tarihi boyunca bir çok önemli filozof tarafından temsil edilmiş sistemli bir dünya görüşüdür. Idealizm üzerine düşünmek için onu tanımlamamız,konuya bir çerçeve çizmemiz açısından faydalı olacaktır.
İDEALİZM NEDİR? Idealizm,her türlü varoluşu,insan dışındaki tüm nesnel varlığı “düşünce”ye bağımlı kılan felsefe akımıdır diyebiliriz. Bu yolla idealizm,gerçek olandan yola çıktığını ileri süren gerçekçilik akımına karşıt olarak tüm gerçekliği düşünceye indirger. Idealizm, felsefe tarihi açısından daha eski bir kavram olmasına karşın kavram olarak 17. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Önceleri ünlü İrlandalı filozof Berkeley’in felsefesini tanımlamak için kullanılmış,sonradan eski yunan felsefesini özellikle Platon ve sonrasını içeren dönemi de kapsayan bir tanıma kavuşmuştur. Fakat idealizmi sürekli bir okul haline getirenler 18. yüzyılda Kant ile başlayan Alman filozofları olmuştur. Yukarıda aktarılan tanım etrafında şimdi de idealizmin temel savlarını deneyimcilik ve maddecilik karşısındaki tutumu ışığında inceleyelim.
İDEALİZMİN SAVLARI VE MADDECİLİK “şey”lerin gerçekliğini idealara ya da bunları düşünen öznenin bilincine indirgeyen öğretilerin tümü idealizmdir demiştik. Idealizm özel bir öğreti olmaktan çok bir büyük düşünce akımı olma özeliği gösterir.Victor Cousin’in tanımına göre idealizm,deneyimciliğin ve duyumculuğun karşıtıdır ve akla,zihne (tine) ya da ruha ,duyuların ve deneyimin üstünde yer vermeye yönelen bütün sistemleri belirtir. Idealizm,başka bir anlamda da deneyimciliğin karşıtıdır. Idealizm bilginin bütün etkin ilkelerinin önsel olarak zihinde bulunduğunu,deneyimin ise bize bilginin maddesini (içeriğini) verdiğini söyleyerek deneyimciliğe karşı çıkar.bu görüş aynı zamanda Kant’ın “transandantal idealizm”ini de ifade etmektedir.
Gerçekçilik ise,dış dünyanın ,insanoğlunun bu dünya karşısındaki bilincinden bağımsız olarak nesnel bir varlığı olduğunu ileri sürer. Insan zihni ortadan kalksa da evrenin varolmayı gene de sürdüreceğini söyler.oysa yeni anlamıyla idealizmin bütün varlığı düşünceye indirgemek,yani şeylerin,tasarımlarımız dışında varlıkları olmadığını ileri sürmek demek olduğunu söyleyebiliriz. Idealizm varlıkbilimi alanında da maddeciliğe karşıdır,çünkü maddecilik her zaman bir gerçekçiliktir de. Maddenin dünyanın her tür düşünceden bağımsız olarak varolduğunu ileri sürer ;ama yaşamın duyarlılığın ve bilinçli düşüncenin hareket halindeki maddenin gelişimi dolayısıyla ve nedenlerin karmaşık etkisiyle gitikçe daha zengin bileşimleri ortaya koyan uzun bir evrim sonucunda art arda nasıl ortaya çıktığını açıklamaya çalışarak daha da ileri gider.demek ki maddeciliğe göre düşünce jenetik ve kronolojik bakımdan türemiş ikincil bir gerçekliktir.evreni düşünmek sayesinde kavramamıza karşın bu böyledir.
Hiç yorum yok